21 Şubat 2015 Cumartesi

Bak bu benim!

                                     

Seni de satır aralarına doğru derhal süpürüp sildim!


-Temmuz.
Kuru cildim,genzimi yakan hava,eğri büğrü kaldırım taşları. Oturduğum benzin istasyonu parkında, buluştuğumuz saatlerde bekliyordum sabahları. Acımdan duramadığım zamanlar uyuduğun evlere yakın yerlerde konaklardım genelde.
Sanki yakın olmakla uzak olmak arasında nefes alıp veren bir sonsuzluktum.
Ayıldığımda annem aklıma geliyor ve geldiğim yolu hızlıca yürüyordum. Ararsa ne derim, nasıl anlatırım korkusu sarıyordu. Sonra o an birden senin de beni düşünmeni istiyordum.
Dudaklarımı yokluyordum aceleyle. Ağzımı dilimi zapt edemeyeceğimden korkuyordum. Belki sesim çıkmayacak bir daha. Adını telaffuz edemeyeceğim.
Düşünmekten düşünemiyordum, sensiz hayatımı kendi başına barındırmakta zorlanacaksam hayat; onların olsundu! 

günler,haftalar,aylar geçiyordu.

Bizi birbirimizden ayıran yollar çok kaygandı. Akıyor,kayıyor,sürükleniyor,yuvarlanıyor ve çabucak kavuşuyorduk. Yalvar Allah yalvar,zorla döndürürdüm yollarından. Ama sonra sen yaklaşırdın yine. Saçımdaki düğümleri usulca açar,özenle tarardın. Buklelerime şekil verir arada bir dalga geçerdin.
Gerçekler çok zordu.Sen çok zordun. Ben,zordum.



-Şubat.
O semtlerden sonra insanlardan kaçarak dolaştım durdum. Şafak söküşlerini makasladım kimi zaman. Bazen gün batımlarında içime doğru akıttım tuzumu.
' Artık hiçbir gün gelmeyecek,insanlar hiçbir zaman olmayacaklar,şiir hiçbir zaman söylenmeyecek ve onlar,insanlar hiçbir zaman...'
İnsanların karanlık,kapkara gözleri olacak,elleri yıkımı getirecek,veba gelecek. Herkesin içinde olan bir veba,herkese bulaşmış olan ve çok yakında silecek her şeyi.

Dinle. Benim göğe yükseliş becerim yok. Yükselişim içimdeki derinliklere doğru; ben bunu cehennemin en alt katında farkettim. Serin ikindilerde çürüdü ısırdığım dudağım. Çabalama.-








.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder